sancak yine salınsın

o burçta

devir putlarını çağın

bir vuruşta

yaman ol yine yaman

-dileyene kadar aman-

hesap soruşta. (S.M. Aydınlık Savaşçıları'ndan)

5 Mayıs 2011 Perşembe

LADİN'İN ŞEHADETİ

En sonda söylenmesi gerekeni en başta söyleyelim:

Erkekçe yaşadı, erkekçe öldü! Yaşanmış bir vaka: Mısır'da batılı bir bayan, erkekler tuvaletine yönelir. Görevli, orasının erkeklere ait olduğunu ikaz eder. Kadın, “Niye, Ladin mi burda?” diye cevap verir.

Diğer yandan; İslâm düşmanı Haçlı artığı ve çıfıt Yahudi ile onların içimizdeki Haçlılaşmış-Yahudileşmiş köpeciklerinin sevincine diyecek yok...

Obama: Bin Ladin öldürüldü, adalet yerini buldu. ABD İslâm ile savaşta değil ve asla da olmayacak. Bu savaşı biz seçmedik. Müslümanları topluca katleden birine karşı bir savaş. Ladin islam dünyasının lideri değildi ki İslam'a karşı savaşıyoruz olsun.

Amerika İslam konseyi: El Kaide Lideri'nin etkisiz hale geterilmesi memnuniyet verici.

Rusya: Küresel terörrizmin bir numaralı isminin öldürülmesinden memnunuz.

Suud: Umarız terörle mücadeleye katkısı olur.

Pakistan: Bin ladin'in öldürülmesi El Kaide'ye büyük bir darbedir.

İngiltere Başbakanı Cameron: Dünya halkları rahat bir nefes aldı.

İsrail Başbakanı Netenyahu: demokratik halkların terörrizme karşşı zaferi.

Afganistan'a Amerika'nın atadığı kukla devlat başkanı Karzai: Taliban ders almalı.

İşbirlikçi Filistin yönetimi: Bin ladin'den kurtulmak önemliydi. Zihniyetiyle mücadele etmeye devam.

İlter Türkmen: Çok iyi oldu. Bir canavar.

Arınç: Müslümanların terörle ilintili olarak anılması rahatsız edici.

Davutoğlu-Dışişleri: İslamın terörizmle özdeşleştirilmesinden rahatsızız. Temörle mücadelede Uluslar arası dayanışmamız sürecek. Türkiye her zaman terörizme karşı çıkacak.
Türkiye'nin teröre karşı tutumu net ve açık. Masum sivillere zarar verenleri kabul edemeyiz. Bunları kınamışız. El Kaide'nin küresel alandaki eylemlerinin en yıkıcı neticesi, İslâm ile terörö arasında bir şşekidel irtibat kurulmasının müsebbibi olmaları, bunu istismar eden çevrelere malzeme vermiş olmalarıdır. Türkiye, Uluslar arası terörle mücadelede öncü olmuş bir ülkedir. Bundan herkes gerekend ersi çıkartsın. Türkiye, Uluslar arası terörre karşı işbirliğini sürdürecek. Bunlara karşı mücadelemiz sürecek.

Gül: Dünyanın en tehlikeli ve sofistike terörristinin bu ekidle ele geçirilmesi herkese ibret olamlı. Büyük memnuniyet duydum. Terör örgütleinini balarının sonu canlı ya da cansız, ölü ele geçirilmektir.

Cenaze denize atılmış...

Niye atılıyor? Hani İslami usullere göre defnedilmesine izin vereceklerdi? Öyle değilmiş de gemide İslâmî usullere göre kefenlenmişmiş... Niye ailesine veya müslümanlara teslim etmediler de denize attılar? Bir insan, ne olursa olsun, inancına uygun gömülmesi hakkı değil mi? Denize atmak, Amerikan vahşetine bir örnek daha. Neymiş, mezarı türbeye dönüşürmüş. Buraya geleceğiz, burası çok mühim...

Bizce şehadeti sevindirici. Şehid olmayı her mümin ister. Vadesi de yetmiş ki Allah'ın izniyle, Allah'ın en büyük düşmanları eliyle öldürülerek şehid olmuştur. Allah O'na şehadeti, en büyük düşmanları eliyle hediye etmiştir, nasip etmiştir. Böyle bir ölüm, ölen için bayram... Vadesi yettiği halde başka türlü de can verebilirdi, şehid de olmayabilirdi. Veya şehid olurdu da böylesi bir ihtişamla gerçekleşmezdi. En büyük düşmanın hedefi olmayabilirdi.

Obama'nın, ABD'nin İslâm'la savaşta olmadığı sözü ise yalan. İslam'a karşı savaşıyor olmak için, saldırılanın İslam'ın lideri olmasına gerek yok. Bir müslümana kasıtlı olarak, düşmanlık olsun diye zarar vermişsen, İslam'a savaşş açtın demektir. İslam ile savaşta olmak için daha fazla bir şey yapmaya gerek yok. Müslümanlar birbirinin kardeşidir ve herhangi birine verilmiş bir zarar, bütün müslümanlar tarafından kendilerine, müslümanlığa karşı yapılmış br saldırı olarak algılanır. Nasıl ki NATO ülkerlerinden birinden birine yapılmış bir saldırı bütün NATO ülkelerine yapılmış kabul ediliyor, müslümanlık için de aynı. Benim kardeşimi hedef alan beni hedef almış demektir, müslümanlığı, İslâm'ı hedef almış demektir. İslâm'a savaş açmış, müslümanlara savaş açmış demektir. Kaldı ki, sadece müslümanlara sadlırmak da gerekmez, herhangi bir mazluma yapılan saldırı dahi müslümanar tarafından kendisine, müslümanlığa karşı yapılmış olarak kabul edilir. Bir cana kıyan, bütün canlara kıymış gibidir zira.

Obama'nın bu ifadesi, gayet hileli bir şey. İçimizdeki ahmakları avlamaya ve Haçlıların İslâm'a karşı olan düşmanlığını perdeleyerek, onları, Haçlı saldırılarına karşı koymak üzere diğer kardeşlerine destek olmaktan alıkoymaya matuf... Bizi bölmeye, parçalamaya dair... Aramızda fitne çıkarmaya dair. Fitne budur işte, düşmana karşı birleşememek, ortak tepki verememek, savaşanı cephede yalnız bırakmak. Fitneci de düşmanın bu hilesine aldanan, düşman tuzağına düşen ve bunun farkında veya farkında olmayarak, duruşuyla, düşmana karşı yumuşak tavrıyla savaşanı yalnızlaştıran.

Süreç, fitnecilerle, münafıklarla, gerçek müslümanların ayrılmasına da hizmet edecek şekilde ilerliyor. İslâm, müslümanla kaim. Hayvanlardan da aşağı bir canavar, tecavüzcü bir sapık olan emperyalist şey, sen, müslümana saldırıyorsan, vatanımıza saldırıyorsan, malımıza saldırıyorsan, ırzımıza saldırıyorsan, yaşam tarzımıza saldırıyorsan, İslam'a saldırıyorsun demektir. İçimizdeki münafık ibirlikçilerin aksini ileri sürseler de böyle. Dinini, vatanını, ırzını, namusunu, yaşam tarzını işgale, talana, tecavüze karşı koruyan müslümanları terörist ilan edip, “terörle mücadele ederek, demokrasi getireceğim” diye saldırıyorsun ve sonra da bizi İslam'la savaşmakta olmadığına inandırabileceğini zannediyorsun! Müslüman ahmak olmayacağına göre, senin bu yalanlarına inananlar da senin finoluğuna can atan mürted ve münafıklardan başkası olmayacak. Ve bu süreç, bu savaş kaçkını, cihad kaçkını, şehidlik kaçkını, düşmanın, haçlının finoluğuna can atan mürted-münafık işbirlikçilerin deşifre olmasını ve nihayetinde aramızdan ayıklanması neticesini sağlayacak muazzam bir faydayı beraberinde getirmekte. Şehidlerimiz ve bu yolda dökülen kanlarımız bunu garantisidir. Bin Ladin'in şehadeti, mücadelenin stratejik merhalesi bakımından geldiği nokta itibariyle, hayatta olmasından çok daha büyük verime dönüştürülecektir. Kadlı ki biz müslümanız ve şehidlerin ölmediğine inananlarız. Şimdi o artık beden külfetinden de kurtulmuş olarak her yerde, dünyanın en ücra köşesine, düşmanın en gizli-saklı, korunaklı sığınaklarına varıncaya kadar taarruzlarını sürdürebilecek bir keyifyete kavuştu. Artık Beyaz İn'in koridorlarında nefesi hissedilecek. Yataklarından kâbuslar görerek fırlayacak, Ladin'in ellerini boğazlarında hissedecek, korkudan faltaşı gbi açılmış gözleriniz, boncuk boncuk olmuş terlerinizle nefesiniz kesilirken, doğduğunuz güne lanet okuyacaksınız. “Keşke dünyaya hiç gelmeseydim!” diyeceksiniz. “Adalet yerini bulmuş”... Öyle olmaya öyle ama Obama'nın iddia ettiğini tersi. Adalet bu kadar savaşmış büyük bir mücahidin hayatının şehidlikle taçlandırılmasıdır. Bizim inandığımız Peygamber de şehid olmuştu. O Peygamber'in sahabilerinin bir çoğu da şehid olmuş, şehid olamayanlar da şehidlik özlemiyle canlarını vermişlerdi. O, şehid olmakla, şimdi, Peygamberlerle beraber haşrolunacak. İşte adalet bu. Allah O'nu zamanının en büyük düşmanına düşman kıldı ve şehadetini de en büyük düşmanı eliyle hediye etti ki, şu mertebe büyüklüğüne bakın. Allah vaadini tutandır. Allah vaadinde, “Düşmanlarımı korkutana korku yok!” buyuruyor. Şehidimiz Ladin, Allah düşmanlarının zamanımızdaki en büyüğünü yıllardır korkudan tir tir tiretmekteydi. O, kâfirlerin korkması için Ladin'in isminin geçmesi yeterli olmaktaydı. Ladin'in ismini geçtiği yerde sesleri çatllaşmakta, benizleri sararmakta, tuvalete gitme ihtiyacı hasıl olmaktaydı nazik bedenlerinde. Akşam yatammakta ısrar eden şımarık çocuklarını korkutmak için, umacı masalları yerine Ladin'i anlatmaktaydılar. Çocukları, yatsınlar diye, “Seni Ladine veririm!” diye tehdit etmekteydiler. Birbirlerine berbat Ladin şakaları yaparak, kendi acziyetlerine gülmekte, böylece korkularını bastırmaya çalışmaktaydılar. Ladin tişörtleri, kupaları, hediyelikleri en çok satanlar arasındaydı. Şimdi O, artık ebediyyen korku ve kaygıdan uzak, ebedi huzur iklimine adım atmış bulunuyor.

Cesedini niye denize attılar? Cesedinden korkuyorlar. Öldürdüklerini aslında onlar da kabul etmiyor. Öldürmek, iradesini teslim almak demek değil. Savaşta öldürmekten maksat, düşmanın iradesini teslim alabilmek gayesiyledir. Oysa mücahidlerin iradesini teslim alabilmiş değiller. Müslümanların iradesini teslim alamadılar. O iradeyi teslim alamadıklarından dolayı cesedini yok etmeyi uygun buldular. Yani, aslında O'nu, O'nun iman ettiği dini yenemediklerinini, fikirlerine galebe çalamadıklarının bir itirafı bu denize atma hadisesi. Kendilerine güvenleri olsaydı, “alın cenazeyi” diyerek, müslümanlara teslim ederlerdi. Müslümanlara baş eğdireceklerine kendileri de inansalar, mezarının türbe olmasından korkmazlardı. O muazzam teknoloji, bu inanç karşısında mağlup oldu.

Sen, Haçlı-Yahudi Batı emperyalizminin katili, O'nun cesedinden korkuyorsun, korktuğuna göre o hâlâ yaşıyor ve sen, kendini bile O'nu öldürebildiğine ikna edebilmiş değilsin! Zira bu savaş O'nunla senin aranda şahsî bir dava değildi, bu savaş, bilakis İslam'la, bütün mazlumlarla emperyalizm arasında bir savaştı ve bu savaşta, Bin Ladin önemli bir kumandan olsa da, emperyalizme karşı savaşan savaşçılardan sadece biriydi.

Amerika Fetullah'la savaşta değil. Yukarıdaki gibi açıklamalar yapacak olan konseylerle, RTE ile, Davutoğlu'yla, Gül'le savaşta değil... Niye olsun ki? Onlar mürted-münafık, onlar işbirlikçi, onlar dini içten yıkmaya memur tayfası. Onlar, Allah'a değil de AB-D'ye, emperyalizme ram olanlar, iman edenler.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder