Mao da “düzensizlik iyidir” demiyor mu?
Eyvallah.
Kriz bizim için de fırsat demek.
El ile gelen düğün, bayram…
Körün istediği bir göz, Allah vermiş iki…
Madem Yahudi-Hıristiyan Emperyalizmi krizde, işte bize büyük bir fırsat, emperyalizmi darmadağın etmek, bir daha dünyanın başına belâ olamamacasına, bâs’u bâdel mevtsiz bir ölümle tarihe gömmek için büyük bir avantaj…
Zayıflamış ve kendi iç meseleleriyle boğuşmakla büyük enerji harcamaya başlamış bir düşman, kolay düşmandır.
Peki bu nasıl olacak?
Hani derler ya, herkes kendi evinin önünü süpürürse, bütün sokak, hatta bütün ülke, hatta bütün dünya tertemiz olur.
Yani emperyalizmden kurtulmanın yolu da aslında bu kadar basit. Herkesin kendi evinin önünü süpürme şuuruna ulaşmasıyla. Emperyalizmin taşıdığı pisliği herkes kendi evi önünde tanır ve o pisliği emperyalizm adına evlerimizin önüne içine kadar taşıyan işbirlikçileri teşhis eder ve o işbirlikçilere hadlerini bildirirsek, emperyalizmin köküne de kibrit suyu dökmüş oluruz.
Yani, Amerika ile savaşmak ve onu yok etmek için illâ 11 Eylül’de olduğu gibi Amerika’ya gitmeye gerek yok. Amerika’nın içimize nasıl sızdığını, bizi içimizden nasıl ele geçirdiğini, bunun için kimleri kullandığını anlar ve o kullanılanların, işbirlikçilerin söz sahibi olmalarına müsaade etmezsek, bu iş tamamdır.
Amerika, bizden gözüken işbirlikçilerine, söz sahibi olmalarına müsaade etmemiz sayesinde bizim üzerimizde tahakkümünü kurabiliyor. İşte, herkes bu işbirlikçileri tanır ve bunların kendi üzerinde söz sahibi olmasını engellerse, bu iş tamamdır.
O hâlde mesele, işbirlikçileri tanımak ve onların kendi üzerimizde söz sahibi olmalarına müsaade etmemek.
Ve, düşmanını tanımak.
Filozofun, kapı üzerine, “kendini tanı!” diye yazması misâli, biz de kapıların üzerine, “düşmanını tanı!” diye serlevhâlar assak, yeri…
Esas hasmı tesbit etmek.
Öyle ya, hayatta insanın bir çok hasmı varken, milletlerin bir çok hasmı varken, içlerinden bir tanesi öne çıkar, ölümcül tehlike arzeder, yakın tehlike arzeder, veya kendisini perdeler, başka suretlerde gözükür, esas hasım olarak deşifre edilmemek, hedef tahtasına oturmamak için elinden geleni yapar.
Bunda da en büyük yardımcısı içimizden devşirdiği işbirlikçileridir. Düşman, kendisini bizden gözüken hainler, işbirlikçileri eliyle perdeler. Kendi politikalarını, sanki bunları biz talep etmişiz gibi, bizden gözüken işbirlikçilerine icrâ ettirir.
Madem demokrasi var ve madem yöneticilerimizi biz seçmekteyiz, o hâlde bu politikaların gerçekleştirilmesini de biz talep etmiş oluyoruz.
Düşmanını tanı!
Düşmanın kendisini nasıl perdelediğini, kimlerle perdelediğini tanı.
İşi teorik gevezelikler plânında bırakıp, düşmanın adını koymamak olmaz. Hani geçen sayımızda Rasim’in karikatürünü hatırlarsınız. Hakikati ifâde etmeyen-susan, üç maymun içinde en alçağıdır. Hakikati, bütün çıplaklığı ile ifâde etmek gerekir, ondan bir şey eksiltmeden, ona bir şey eklemeden. (İş nereye gidiyor, görüyorsunuz değil mi? Tenzih şuuru!)
Düşmanını tanı!
Bir Müslüman için işin hak plânında ifâdesi şudur: “Küfrün kaynağını bilmeyen, gerçek imanda olamaz!”
Bana düşmanını söyle, sana kim olduğunu söyleyeyim…
Düşman kim?
Gayet basit, emperyalizmle kim işbirliği yapıyorsa, emperyalizm tarafından İslâm ülkelerine kim örnek gösteriliyorsa, Anadolu’yu emperyalizmin menfaatleri adına hâlihazırda kim yönetiyorsa, düşman da o.
Yani?
Yani Ilımlı İslâm…
Yani Allahsız İslâmcılık…
Yani AKP, Fetullah ve bunlara eklemlenen kim varsa, derece derece onlar.
Emperyalizmle yakınlaşıp, emperyalizmle işbirliğine girdikçe Allah’tan uzaklaşanlar.
Ölçü malum, “kişinin namazına, orucuna değil, parayla olan muamelesine bakın!”
Ve bir başka hikmet:
“düşmanın üstüne gidemiyorsan eğer
eğer “yaradandan” çok korkuyorsan ondan
kölece de olsa yaşama tutkun
aşkınsa yaradana sevginden
ve fikir dediğin eğer
kaçanın can simidi
kuş tüyünden bir yataksa
öfkeden ıraksa
sığınaksa
ve inanç dediğin
yürüyeni durdurmaksa
sen! kötü kadından beter
git kuyruk salla düşmanına
yaran, zararsızlığını göster
ve seyret elde silah döğüşeni” (Salih Mirzabeyoğlu – Aydınlık Savaşçıları’ndan)
İşbirlikçiliğin, parayla muameledeki sapmaların, düşmanın üzerine gidemeyişe nasıl sebep olduğu veya düşmanın üzerine gidemeyende bunların nasıl ortaya çıktığı üzerinde duracağız…
Dikkat; emperyalizmi yıkmanın yolu, emperyalizmle olan bağları koparmaktan geçer derken, bunun dış yüzden ifadesi, işbirlikçileri ile olan bağları işaret eder ve işbirlikçilerin deşifresini, ifşâını gerektirirken, bunun mümkün olması da iç temizlikle alâkalı. İçeride bir şey olmalı ki dışa aksedebilmeli. Emperyalizmi işbirlikçileri sadedinde de hedef alabilmeli.
Düşmanını tanı!
Seni o hedeften saptırabilecek bütün iç ve dış tesirlerin üstesinden gelmeyi bilmek; işte ihtilâlci keyfiyet.
Seyfi ÇABUKEL
dergimiz.net, Sayı: 6 (6 ARALIK 2011)
www.Dergimiz.Net
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder