sancak yine salınsın

o burçta

devir putlarını çağın

bir vuruşta

yaman ol yine yaman

-dileyene kadar aman-

hesap soruşta. (S.M. Aydınlık Savaşçıları'ndan)

23 Aralık 2011 Cuma

"FRANSA’YLA RESMEN KÜSTÜK"

Fransa, “Türkler Ermenilere soykırım” yaptı yalanını kabul etmeyenlere hapis ve para cezası öngören yasayı meclislerinden geçirdi.

RTE’ye baktık, yine aslan parçası, kükrüyor. Fransa’ya karşı bazı tedbirler uygulanacakmış…

Fransa meclisinde böyle bir kararın çıkması, AKP hanesine yazılacak üstün bir diplomasi başarısıdır ki bu üstün diplomasi başarısı(!) karşısında ancak zaten böyle kükremeler vaziyeti kurtarabilirdi. Ama Batılılar buna alıştı artık, fazla ciddiye almıyorlar. Kıbrıslı Rumlar dahi, “Bırakın kükresin, bir şey yapmaz!” demişlerdi. Hani, bunun Türkçesi, “havlayan köpek ısırmaz!” demektir, afedersiniz…

RTE’nin Fransa misalinde olduğu gibi, yakın zamanda böylesi kükremelerine(!) son zamanlarda sıklıkla, özellikle İsrail bağlamında şahit olduk. En son, Mavi Marmara şehidleri için benzer bir tedbir paketi açıklamışlardı. Hani, Mavi Marmara katliamı ile ilgili BM bir rapor hazırlamış ve rapor resmen açıklanmadan bir gün öncesinden İsrail tarafından kendi menfaatlerine olacak yönleri öne çıkartılarak basına sızdırılmıştı da, Gül dahi, “Bu raporu kabul etmiyoruz!” demek sorunda kalmıştı. Biz ise daha işin başında, böylesi mühim bir meselenin BM’ye bırakılmasını eleştirmiş ve rapor açıklandıktan sonra AKP’nin açıkladığı tedbirlere “Küstüm Şov!” diye kayda değer bulmadığımızı beyan etmiştik.
(bkz: http://bakiaytemiz.blogspot.com/2011/09/kustum-show-mavi-marmara-sehidlerinden.html )

O gün açıklanan tedbirlerden biri de Akdeniz’de seyrüsefer güvenliğinin sağlanmasıydı ki, şovla realitenin farkı, Gazze’ye giden ikinci konvoya da İsrail’in saldırmasıyla ortaya çıktı ve bu konvoy da İsrail tarafından gasp edilerek, Gazze’ye gitmesi cebren engellendi.

Şimdi de Fransa’ya karşı benzer bir ayran kabartma operasyonu yapılıyor RTE tarafından.

İşte, tam da bu satırları yazarken, konuyla ilgili olarak Habertürk TV’de Ceyda Karan, “Fransa’yla resmen küstük!” demez mi? Eh, yazımızın başlığını da atmış oldu, sağolsun…

Yine tam da bu arada, Fazıl Duygun, Yeni Asya Gazetesi’nin, “İsrail’le Askerî İşbirliği Yine Devrede” diyen manşet haberini Akıncı Genç Özgürlük Platformu’nun face sayfasına koymuş…

Yine biraz önce, RTE, Kanunî’nin zamanının Fransa kralına yazdığı meşhur mektubu okumaktaydı…

Laf tarihten açılmışken, hani serde Maraşlılık da var, şu Fransız işgalini, zulmünü bir kez daha hatırlamak olmazdı elbette. Fransız keferesine ilk kurşunu sıkan Sütçü İmam’ı da… Türk-müslüman kadınının kıyafetine el uzatan Fransız keferesinin üzerine ilk atılıp şehid düşen Çakmakçı Said’i de… Ki, Sütçü İmam, Said’in şehadetine şahid olduktan sonra tabancasının namlusunu kefereye çevirip tetiğe basmıştır. Ve daha nice isimli-isimsiz şehid ve gazi kahramanlar…

Bu satırların yazarı, çocukluğunun en güzel yıllarını, işte o Çakmakçı Said’in adını taşıyan sokaktaki evlerinde ve o sokakta geçirmiştir. Aynı zamanda evlerinin Çaldıran ve Ridaniye Sokak’la olan ilişkisinden dolayı da Yavuz Sultan Selim’e selam ve dua göndermeyi de ihmal etmemesi gerekir. Ve Maraş’ın her kurtuluş bayramında, yani her 12 Şubat’ta, teyzesinin kendilerine dikmiş olduğu mahalli kıyafetleri giyerek, teyze çocukları dahil mahallenin diğer çocuk ve gençleriyle beraber, mahalle çetesi içinde, “resmi geçit”e, törenlere katılmak için can atmıştır. Bu törenlerin en muhteşem anlarından birisi de Sütçü İmam’ın, Fransız keferesini nasıl mıhladığının canlandırıldığı, bütün bir iman şahlanışı ile alkışlanan tiyatral gösteridir. Temsili Sütçü İmam temsili Fansız keferesine Müslüman Türk kadınının kıyafetine el uzatmanın cezasının ne olması gerektiğini hatırlatmak üzere tabancasının tetiğine dokundukça, her patlama sesi bir coşku seline, bir alkış tufanına yol açardı.

Sonra ne mi oldu?

Sonra, Fransa keferesini dost tutmak isteyenler iktidara geldi, belediyelere geldi…

Ne Çakmakçı Said sokak kaldı, ne Çaldıran, ne Ridaniye…

Sokaklara numaralar verildi, ruhsuz, şahsiyetsiz olduğu kadar, ruhu ve şahsiyeti silici ve ruha ve şahsiyete düşmanlığa yol açıcı numaralar. Şimdi artık, Çaldıran yok, Ridaniye yok, Çakmakçı Said yok… Artık adres tarif ederken, “Falanca numaralı sokak” diyoruz, hani eskiler için de, “eski Ridaniye, Çakmakçı Said veya eski Çaldıran Sokak var ya, işte orası!”…

Ve, 12 Şubat’larda, Sütçü İmam’ın Fransız keferesini gebertiş sahnesi programdan çıkarıldı. Fransa’yla dost olunacaktı… Böylesi sahneler, Fransa ile olan dostluk adımlarına zarar verirdi alimallah…
Bütün bunları kim mi yaptı?

AKP kodamanları, Fransa’ya karşı olacağız diyerek Tutsilere, Hutulara, Afrikalara kadar gitmesinler, Sütçü İmam’ları, Çakmakçı Saidleri, Kara Yılan’ları hatırlasınlar, yeter!

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder