Dinden, vicdandan, namustan bahsediyor. Dersim'e kendilerinin nasıl çok daha önceden sahip çıktıklarını, bu günkü çıkışlarının sadece siyasi bir hamleden ibaret olmadığına ikna etmeye çalışıyor kendince.
Bu ikna çabasını da -beklediğim gibi- Üstad'ın “Son Devrin Din Mazlumları” kitabını elinde sallayarak delillendirmeye çalışıyor.
Birilerinin yazdığı ve bedelini ödediği bir kitap, başkasına delil olabilir mi?
Bir kere, RTE, zulme karşı durmamıştır ki Son Devrin Din Mazlumları’nı ağzına alabilsin.
Bu adama şunu sormalı, "Madem Necip Fazıl'a o kadar bağlısın, madem zulme o kadar karşısın, Necip Fazıl'ın, "Onlar benim peşimden gelmeyecek, ben onların arkasından koşacağım!" diye takdim ettiği Salih Mirzabeyoğlu'na niye düşmanlık etmektesin? Madem zulme karşısın, Salih Mirzabeyoğlu'na niye işkence etmektesin? Dersim zulmü, sizin Salih Mirzabeyoğlu'na yaptığınız işkencenin yanında solda sıfır kalır!
Mücadele, zamanın zalimine karşı verilir. Necip Fazıl bu gün yaşamış olsaydı, size karşı en gür seda ile bayrak açanlardan olurdu ve sana da "ŞERDOĞAN" derdi. Sen ki milyonlarca müslümanı katleden, binlerce bacımıza tecavüz eden Haçlı sapıklarına, işgal ettikleri Irak'tan sağ salim evlerine dönemsi için dua eden, Haçlı zulmünü meşrulaştıran, Haçlı sapıklığını, tecavüzlerini görmezden gelen, Haçlıların suç ortağı bir suçludan başka bir şey değilsin. Nasıl oluyor da Necip Fazıl'ın zulme karşı kaleme aldığı bir kitabı diline dolamaktasın, utanmadan, sıkılmadan.
Zamanının zalimi artık CHP değil, sensin, sen!
Sen, ŞERDOĞAN!
Zulmün müşahhaslaşmış hali; öyle ki bu halinle CHP'den bile tehlikeli bir iman ve ahlâk düşmanı sen.
Sen, CHP'nin bile tahayyül edemeyeceği bir imansızlık ve ahlâksızlık cereyanının yol açıcısı, sen İslam’ın en büyük düşmanlarının peçetecisi, işbirlikçisi, taşeronu...
Neymiş, kendisi o mücadeleyi vermiş...
Şu lafa bakar mısınız, hemen kendisini Necip Fazıl’la eşleştiriveriyor.
Ne mücadelesi?
Üstad'a demediklerini bırakanlar bunlar değil miydi?
Üstad o zaman Erbakan'a tavır aldığında, bunlar Üstad'a olmadık hakaretleri, karalamaları, saldırıları yapmamışlar, Üstad’ı mücadelesinde yalnız bırakıp, arkadan vurmamışlar mıydı?
Şimdi de Üstad üzerinden parsa toplamaya çalışıyor. Fethedilen alanda fatihçilik oynamaya kalkıyor.
Sahibi olmadığı mânâların maliki gözükmeye bayılıyor; Yürüyen Takım Elbise!
Ne mücadelesi?
Kasımpaşa'da bununla beraber olanlar bilmiyor ve anlatmıyorlar mı ki, 80 öncesinde en ufak bir tehlike belirten bir iş-eylem olduğu vakit ortada olmayan RTE, nerde 3-5 kişilik bir kalabalık olsa başlarında nutuk atmaktadır.
Bu davanın gerçek mücadelesini verenler, bedel ödeyenler, davalarında samimi ve zulme ve zalimlere karşı hâlâ mücadele etmeye devam ederlerken, RTE ve yanındaki parsacılar -evet, Üstad bunlara parsacı diyordu, değil mi?- Haçlı zalimler için dua ediyor.
Mücadele, zamanının zalimine karşı verilir. Yoksa Ebu Cehil'e söv söv dur, Tebbet'i oku oku dur. Zamanının iktidar sahibi, güç kudret sahibi Amerika'yı hedef almadıktan, bırak hedef almayı işbirlikçilik yapmayı, taşeronluğu, o zulümlere Eşbaşkanlık yapmayı marifet gibi gösterdikten sonra, sana Müslüman denebilir mi? İstediğin kadar kelimei şehadet getir.
Ey Şerdoğan Recep!
Madem Necip Fazıl diyorsun, cevap ver: Necip Fazıl'ın, "onlar benim peşimden gelmeyecek, ben onların arkalarından koşacağım!" dediği Salih Mirzabeyoğlu'na niçin işkence yapmaktasın, zulmetmektesin, yok etmeye çalışmaktasın?
Remz Şahsiyet’i hedef almış olan sen…
Cesaretin, yüreğin, adamlığın, vicdanın varsa buna cevap ver.
Bu sorulara cevap vermeni elbette beklemiyoruz. Ama bu soruları nasıl olsa gün gelecek, baş başa kaldığımızda soracağız. Şimdiden yalan hazırlamaya başla Amerikan işbirlikçisi. Zalimlerin şahı, Müslümanların düşmanı, Süfyan!
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder